بَاب فِي
الدُّعَاءِ
فِي
الرُّكُوعِ
وَالسُّجُودِ
147-148. Rükuda Ve
Secdede Dua
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ صَالِحٍ
وَأَحْمَدُ
بْنُ عَمْرِو
بْنِ
السَّرْحِ
وَمُحَمَّدُ
بْنُ
سَلَمَةَ
قَالُوا
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
أَخْبَرَنَا
عَمْرٌو
يَعْنِي
ابْنَ
الْحَارِثِ
عَنْ
عُمَارَةَ
بْنِ غَزِيَّةَ
عَنْ سُمَيٍّ
مَوْلَى
أَبِي بَكْرٍ
أَنَّهُ
سَمِعَ أَبَا
صَالِحٍ
ذَكْوَانَ يُحَدِّثُ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَالَ أَقْرَبُ
مَا يَكُونُ
الْعَبْدُ
مِنْ رَبِّهِ
وَهُوَ
سَاجِدٌ
فَأَكْثِرُوا
الدُّعَاءَ
Ebu Hureyre (r.a.)'den;
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kulun Rabbine
en yakın olduğu (hal) secde halidir. Öyleyse (secdede iken) çokça dua ediniz."
Diğer tahric: Müslim,
salat; Nesaî, mevakît; tatbik; Tirmizî, deavat; Ahmed b. Hanbel, II, 421.
AÇIKLAMA:
Kulun Allah Teala'ya
yakın olmasından murad O'nun rahmetine ve affına yakın olması demektir.
"Akrabu"
kelimesi mubtedadır. Haberi ise, mahzufdur. Kendisinden sonra gelen "ve
hüve sacidun" cümlesi haberin yerini tuttuğu için ayrıca haberin zikrine
lüzum görülmemiştir. "Min rabbihi" kelimesi de "min rahmeti
Rabbihi" manasındadır. "Ma" kelimesi de zaman manasına
gelmektedir. Allah'ın rahmeti hal-mahal alakası ile mecazen zamana izafe
edilmiştir. Netice olarak kulun Allah'a en yakın olduğu zamanın secdede
bulunduğu zaman olduğu bu hadis-i şeriften anlaşılmaktadır. Çünkü tevazuun en
son haddi secde halinde gerçekleşmektedir. Secdede aynı zamanda kibrin ortadan
kalkışı, nefsaniyetin kırılıp yok oluşu vardır. Çünkü nefis, sahibine hiçbir
zaman böylesine bir tevazuyu emretmediği gibi sahibinin bu şekilde tevazu ve
mezellet göstermesine de tahammül edemez. Bu bakımdan kul secdeye varınca
nefsine karşı koymuş ve ondan uzaklaşmış olur. Bilindiği gibi kul nefsinden
uzaklaşınca Allah'a yaklaşır. İşte bunun içindir ki Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Efendimiz secdede iken duanın çokça yapılmasını tavsiye buyurmuştur.
Secde mi, kıyam mı daha
faziletlidir?
Bu hadis-i şerif
secdede iken duanın çokça yapılmasını tavsiye etmekle beraber secdenin de sık
sık yapılmasına uzatılmasına delalet etmektedir. Aynı zamanda secdenin kıyamdan
daha faziletli olduğunu söyleyenler için de bir delildir. Bilindiği gibi
secdenin mi yoksa kıyamın mı daha faziletli olduğu meselesi ulema arasında
ihtilaflıdır. Her iki tarafın da kendilerine göre delilleri vardır. Bu,mesele
ile ilgili görüşler kısaca şöyledir:
1. Secdeyi ve rüku'u
uzatmak kıyamı uzatmaktan daha faziletlidir.Tirmizî ve Beğavî bunu bir
cemaatten nakletmişlerdir. Abdullah b. Ömer de tou görüştedir. Nitekim
mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerif de bunu ifade etmektedir. Ayrıca Müslim ve
İmam Ahmed'in Sevban'dan naklettikleri şu hadis-i şerif de buna delalet
etmektedir: "Allah'a çok çok secde etmeye bak. Çünkü eğer sen Allah için
bir secde yaparsan, onun sayesinde Allah senin bir dereceni yükseltir ve onun
sayesinde bir günahını indirir."[Müslim, salat]
2. Kıyamı uzatmak rüku
ve sücudu çoğaltmaktan daha faziletlidir. Nitekim İmam Şafiî ile Ebu Hanife bu
görüştedirler. İmam Ahmed ile Müslim'in Hazreti Cabir'den rivayet ettikleri şu
hadis de bu imamların görüşünü te'yid etmektedir: "Namazın en faziletlisi
kunutu uzun olandır". [Müslim,
müsafirîn; Tirmizî, salat; Nesaî, zekat; îbn Mace, ikame; Ahmed b. Hanbel, IH,
302, 391, 412; IV, 385.]
3. Maliki uleması bu
mevzuda ikiye ayrılmış, bir kısım rüku ve secdenin bir kısmı da kıyamın daha
faziletli olduğunu kabul etmiştir.
4. İmam Ahmed b. Hanbel
ise, bu mevzuda sükutu tercih etmiştir.
Bu hadis-i şerif kulun,
secde halinde Allah'a daha yakın olduğunu ifade ettiği halde, İmam Ebu Hanife
ve İmam Şafiî gibi zatların kıyamın daha faziletli olduğunu söylemelerinin
sebebini kendileri şöyle açıklamışlardır: "Secdede kulun Allah'a daha
yakın olması, secdenin kıyamdan daha faziletli olduğuna değil, ancak duanın
secdede daha makbul olduğuna delalet eder. Aynı zamanda kıyamda Kur'an okunur,
rüku' ve secdede ise, teşbih okunur. Kur'-an'm teşbihten daha faziletli olduğu
ise aşikardır." Bu sözler aynı zamanda bu mevzudaki hadislerin arasını
uzlaştırmakta ve herhangi bir çelişkinin bulunmadığını göstermektedir.
"Secdedeyken çokça
dua ediniz." cümlesi aveti nazil olduğu zaman, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
"bunu rükunuzda okuyunuz" ayeti kerimesi nazil olduğu vakit de
"bunu secdenizde okuyunuz'* buyurdu" mealindeki 861 numaralı hadis-i
şerife de aykırı değildir. Çünkü dua, zikir ve teşbih etmek gibi manalara
gelir, bu bakımdan bu cümledeki duadan maksat, "Allah'ı teşbih ve tenzih
etmek" anlamına-dır, denilebilir. Şayet buradaki dua kelimesinin mutlak
istemek manasında kullanıldığı kabul edilirse, o zaman 861 numaralı hadisteki
teşbihin hem farzlara, hem de nafilelere şamil olduğu, konumuzu teşkil eden
hadisteki dua emrinin sadece nafilelere mahsus olduğu söylenebilir. Çünkü
nafilelerde farzlara nispetle genişlik vardır. Bu bakımdan nafile namazların
secdelerinde her türlü zikir ve dua yapılabilir.